Ergen beyni hakkında yeterince bilgiye sahip olsaydık, onlara yine aynı şeyler söylenir miydi?
Ergenlik dönemeni yaşayan gençleri anlamanın öncelikle ilk adımı, onların ergen beynini anlamaktan geçiyor.
Ergenler hakkında bildiğimiz en güçlü bilgi öfke hormonlarının ergenlerin “delirmelerine” yahut “akıllarını kaybetmelerine” neden olduğudur.
AMA BU TAMAMEN YANLIŞTIR!!!
Bu dönemlerde hormonlarda bir artış meydana gelebilir ancak bunun nedeni hormonal değil beyinlerindeki gelişmenin , değişimin sonucudur.
Dört bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde ergenliğin özünü ve onun önemli boyutlarının anlaşılmasının, gerek şimdi gerekse ömür boyu nasıl yaşama gücü vereceği araştırılıyor. Ergenlik döneminde, hayatımızda hiç olmadığı kadar bir büyüme ve olgunlaşma patlaması yaşanır.
Ergenlik yılları zor olsa da ergen idrakinin ortaya çıkmasını destekleyen beyindeki değişikler doğru kullanıldığında cesaretin ve yaratıcılığın en güçlü dönemi olduğunu görürüz.
Ergenlik yıllarındaki idraklarını 4 özellik oluşturur.
- Orjinallik Arayışı;
- Sosyal İlişkiler;
- Artan Duygusal Yoğunluk
- Bilinçli ve Yaratıcı Araştırmacılık
Kısaca; bu değişiklikler hem risk hem de fırsat yaratır, hayatımız olan gemiyi tehlikeli sulara veya heyecan veren maceralara yönlendirmemize sebep olabilir.
İkinci bölümde, ergenlik döneminde beynin nasıl büyüdüğü ve böylelikle hayatın bu döneminde önümüze çıkarttığı fırsatlardan nasıl faydalanabileceğimiz açıklanıyor. Ergenlik döneminde ciddi sakatlıklara maruz kalma veya ölüm riski çocukluk ve yetişkin dönemine göre 3 kat daha fazladır. Riskteki bu artış tamamen “şans” tan değildir, bilim adamları bunun beynin doğal gelişiminden geldiğine inanır.
Bu değişiklikleri kabul ettiğimiz zaman ve onlarla uğraşmamız gerektiğini düşünmek yerine gençlere ihtiyaç duydukları rehberliği ve desteği sağladığımız zaman ergenlerin daha mutlu ve sağlıklı hayatları yaşamak için gereken yeni kapasiteleri geliştirmelerini mümkün
Üçüncü bölümde ilişkilerin kimliğimizi nasıl oluşturduğu ve hem kendi kendimizle hem de başkalarıyla güçlü ilişkiler kurmak için neler yapabileceğimiz masaya yatırılıyor. Hayatımızın ilk 10 yılındaki deneyimlerimizin beynimizin gelişmesi konusunda önemli etkileri vardır. İlk bağlanma aile ile başlar. Güvenli bağlanmaya sahip olduğumuzda ilişkisel tecrübelerimiz, beynizmizde bütünleşmenin ve zihnimizde de dayanıklılığın gelişmesini desteklemiştir. Güvensiz bağlanma ise bizi iyi ilişkiler kurma aşamasında zorlayabilir.
Son bölümde ise ergenlikteki değişim ve zorlukların en iyi şekilde yönetilme yöntemlerine yer veriliyor. Ergenlik dönemi hayata bakış açısının, başkalarıyla iletişim kurmanın, karar vermenin ve sorumluluk almanın yeni yollarını öğrenmekle doludur.
Yetişkinler olarak bu değişimler bizi olanı biteni kabul etmeye , reaksiyon göstermek yerine alıcı ve esnek olmaya , düzeltmek yerine iletişim kurucu olmaya zorlar. Bir çocuğun ve ergenin büyümesi ve gelişimi için en iyi ortam oluşturabilmek üzere ebeveynlere en çok neyin yardımcı olabileceği şöyle görüyoruz. “ANDA KALMAK”. Ergenlerin yaşadıkları ikilemlerde ancak asıl ihtiyaç duyduklarını, hissedildiklerini hissetmelerini ve bizimle iletişim kurabileceklerini onlara sağladığımız anda onlarla anda kaılırız
Her bölümün sonunda yer alan, beyinlerimizin ve ilişkilerimizin güçlenmesi için bilimsel olarak kanıtlanmış tavsiyelerin bulunduğu Zihinsel Görüş Araçları bölümlerinde bu süreç boyunca kullanılabilecek pratik tavsiyeler veriliyor
Kitabı buradan alabilirsiniz
Hazırlayan: Rakel Karaoğlan